15 Haziran 2009 Pazartesi

TERCİH

Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal tıraşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar.Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilgili konu açıldı... Berber: " Bak adamın, ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum."Adam: " Peki neden böyle diyorsun "Berber: " Bunu açıklamak çok kolay. Bunu görmek için dışarıya çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin, eğer Allah var olsaydı, bu kadar çok sorunlu, sıkıntılı, hasta insan olur muydu, terk edilmiş çocuklar olur muydu Allah olsaydı, kimse acı çektirmez, birbirini üzmezdi. Allah olsaydı, bunların olmasına izin vereceğini sanmıyorum..." Adam bir an durdu ve düşündü, ama gereksiz bir tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belli ki tıraş olmayalı uzun süre geçmişti. Adam berberin dükkanına geri döndü. Adam: " Biliyor musun ne var, bence berber diye bir şey yok" Berber: " Bu nasıl olabilir ki Ben buradayım ve bir berberim."Adam: " Hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı." Berber: " Himmm... Berber diye bir şey var ama o insanlar bana gelmiyorsa, ben ne yapabilirim ki " Adam: " Kesinlikle doğru! Püf noktası bu! Allah var, ve insanlar ona gitmiyorsa, bu gitmeyenlerin tercihi. İşte dünyada bu kadar çok acı ve keder olmasının nedeni!"

6 Haziran 2009 Cumartesi

Söylemek İstesem Gönüldekini....

Söylemek istesem gönüldekini
Dilime dolanan ıstırap olur
Yazsaydım derdimin ben bir tekini
Ciltlere sığmayan bir kitap olur

* * * * * * * * * * * * * *

Ne yaman çileli bir insanmışım
Sunulan her zehri şifa sanmışım
Ah ne aldanmışım, ne aldanmışım
Aldanan gönülde aşk serap olur

Vecdi Gönül

1 Haziran 2009 Pazartesi

GÜZEL BİR HİKAYE : "UMUT"

Küçük balık yiyecek bir şey sanıp hızla atıldı çapariye. Önce müthiş bir acı duydu dudağında. Gümbür gümbür oldu yüreği, sonra hızla çekildi yukarıya. Aslında hep merak etmişti, denizlerin üstünü. Neye benzerdi acep gökyüzü. Bir yanda büyük bir merak, bir yanda ölüm korkusu.
"Dudağı yanıklar" denir, şanslıdır onlar. Hani görüp de gökyüzünü, insanı, oltadan son anda kurtulanlar. Ne çare balıkçının parmakları hoyratça kavradı onu. Küçük balık anladı yolun sonunun geldiğini. Koca denizlere sığmazdı yüreği, oysa şimdi yüzerken küçücük yeşil leğende cansız uzanıvermiş dostlarına değiyordu minik yüreği.
İnsanlar gelip geçtiler önünden. Bir kedi yalanarak baktı gözünün içine. Yavaşça karardı dünya, başı da dönüyordu. Son bir kez düşündü derin maviyi, beyaz mercanı, bir de yeşil yosunu. İşte tam o sırada eğilip aldım onu, yürüdüm deniz kenarına. Bir öpücük kondurdum başına. İki damla gözyaşından ibaret, sade bir törenle saldım denizin sularına. Bir an öylece bakakaldı, sonra sevinçle dibe daldı gitti, tüm kederimi söküp atarak. Teşekkürü de ihmal etmemişti, birkaç değerli pulunu elime avuçlarıma bırakarak. Balıkçı ve kedi şaşkın baktılar yüzüme. Sorar gibiydiler, neden yaptın bunu diye..
"BİR GÜN" dedim!!! "BULURSAM KENDİMİ YEŞİL LEĞENDEKİ KÜÇÜK BALIK KADAR ÇARESİZ, SON ANA KADAR HEP BİR UMUDUM OLSUN DİYE..
Umudunuzu kaybetmemeniz dileğiyle....